Mesajlar Etiketlendi ‘form’

Uzunca yollar gittiğim dans eğitiminde en korktuğum olay “koreografi çıkarmak” idi. Cesaretsizlik diyin, tembellik diyin nasıl sıfatlandırmak isterseniz. Hiç yanaşamadım, kafamda bin tane şey kurgulayıp gerçeğe dönüştüremedim. Belki de tescilli “mükemmeliyetçiğimden” “ya yanlışsa” kaygısından.

Ay yine kendime sövgüye başlamışken durmalıyım azıcık!

Neden girizgâh böyle oldu? Dünkü dersin ana teması “koreografi çıkarmak”tı. En son tatlı bela ayak kombinasyonları yapıyorduk ve son ders de hiç fena değildim. Hatta kapı önü muhabbetlerimizde konusu geçince direk atladım; “ilk sefer hiç algılayamadım ama ikinci de süperdi” diye. Sevgili hocam da “eee tabi yaşlanınca böyle oluyo” diye yüzüme vurmasa iyiydi :D Şaka şaka bunlar, ben şahsen pek yaş almıyorum, adetim değil! (daha…)

Ne zamandır yazmamışım; günlük, günlük olmaktan çıkmış yıllığa doğru evirilecek. Satırlara dökülmeyeli kelimelerim, koreografi bitirmiş, sahne yapmışız. “Geçmişe mazi derler” klişesi ile başlamak istemezdim ama demiş pardon “yazmış” bulundum artık. O zaman klişenin dibine vurup, “kalbim kadar temiz sayfa” açıp yürüyorum!

Artık takip edenlerin bildiği, takip etmeyenlerin zaten “umuru” olmadığı üzere yaklaşık altı yıldır Flamenko öğrenmeye/icra etmeye debeleniyor/çalışıyorum. O kadar yılın üstüne dün “sıfırmış” gibi hissetmemin epey koyduğundan (aaa ayıp ayıp) olsa gerek kelimelere sığınmaya karar verdim.

Jaleo (yarım yamalak bilgimle folklorik bir tür diyebilirim) formunun bitiminden sonra yeni derse heyecan ile koştuk. Öyle koşmuşum ki stüdyoya vardığımda iki kişi olduğumuzu gördüm, nasıl heyecanlandıysam artık! Hocamız, “bi assolist olamadınız be” dedi bize, yani demeye getirdi, yani neyse bu konuya pek girmek istemiyorum :) (daha…)

Güzeliz :)

Günlüklerim yarım kalmış olabilir; yazılarımın bitimine “devam edecek” diye not düştüğüm için son yazı ile nihayete erdirmek istedim, tabii ki şimdilik! Benden dansı alın, geriye fena şeyler kalır çünkü!

Koca sezona bakınca şimdi, kendimi çok tembel görüyorum. Her ders başında “şu hareketten sonra hangisi geliyordu, bunu nasıl yapıyorduk?” soruları hem kafamda hem dilimdeydi. Geçen yılki yoğun performanslı, hatta Flamenko’da “inek öğrenci” o halimden eser kalmamıştı. Çok da düşündüm nedenini, sanırım toplumsal evirilişimiz beni isteksiz hatta çoğu zaman tahammülsüz bir insana hızla itmişti. Yine de kendime fazla haksızlık etmeyeceğim! Tüm umursamazlıklarıma rağmen sona yaklaşırken durumu gayet idare ettim! En azından akışı tam hatırlıyordum ne var yani :P (daha…)

Evet, o cümleyi bekledim! Geleceğini biliyordum, hissetmiştim/içime doğmuştu her neyse. “Hangi formu yapalım?” sorulursa verilecek cevabım net; Farruca!

İnsanın, tutkusundan ayrı kalması zormuş hatta imkansız. Yüreğini kemirirmiş usulca, belli de etmezmiş, öyle anlarda ortaya çıkarmış ki şaşar kalırmışsın. Duyduğun ritimde, melodide veya seyrettiğin video’da tekrar tekrar!
İşte tutkum, aşkım Flamenko’mdan uzak düşüşümden bu yana geçmiş bir koca sene! Dün, sezonun ilk dersine giderken nasıl heyecanlıydım anlatamam. Sanki ortama yeni giriyormuşçasına stresli, ilk kez dans edecekmişim gibi kaygılıydım stüdyoya giden yolları arşınlarken. (daha…)

Sevgili Garrotin gunlugu, sana ilk kez telefonumdan yaziyorum bu sebeple icime sinmeyen tashih hatalarim olabilir. Ne yapalim olanaklar dahilinde yazacagiz artik :)
Son ekip provamizi gectigimiz gunlerde gerceklestirdik. Bir suredir provalarda deli gibi calistigimiz ayak bolumu ile isiniyorduk. Artik degisim zamani dedik flashmob ile gelinlik misali kostumlerimiz icinde kaynama noktasina ulastik. (daha…)

11385243_518751258273124_1170986878_n

Gösteri günü yaklaştıkça Flamenko’nun nefesini iliklerimize kadar hissediyoruz. Giyinip şuursuzca kendimizi salonda buluyoruz. Ne ara geldim ya buraya ben?!

“Ben şurayı bilmiyorum?”, “Bu hareket şöyle değil miydi ya?”, “Hangi ayakla başlıyorduk?” soruları arasında birbirimizle “dans iletişimine” geçtikten sonra, ekip ruhunu anımsayıp ayak bölümünü tekrarlıyoruz. “Biri Bizi Gözetliyor” ana konusu olmuşuz da haberimiz yok o sıralarda! Bölüm içinde birden depar atmamızla birlikte “hızlıyızzz” nidası geliveriyor tarafımdan :) (daha…)

10899352_509210375911465_1690084825_n

Sezonun sonuna yaklaşırken çalışma tempomuzun arttığı, heyecanın yavaş yavaş ruhumuzu sardığı zaman dilimine giriyoruz.. Tüm bunların üzerine benim danstan bir haftalık zorunlu ayrılışım da eklenince “hadi akşam olsun” serzenişleri içerisinde buluyorum kendimi. (daha…)

Akşam olmasını sabırsızlıkla beklediğim gün; dans ettiğim gündür. Bahar’a yakışır ılık havada kalabalığa karışarak stüdyonun yolunu tuttum.

Sensei M’miz azıcık geç kalacağından biz de Tangos’la ısınmak üzere salona koştuk. Koreografi öncesi elleri, kolları, ayakları açarak işe koyulduk. (daha…)

Epey yoğun geçen günün ardından stüdyoya vardığımda kendimi koltukların üzerine atıverdim. “Pestili çıkmak” tabirini yaşadığım o anlar; ders saatinin yaklaşması ile soyunma odasına “marş marş” koşuşturmacası ile devam etti. Üstelik Garrotin teknik idi günlerden!

Doğrusu garip insanım ben! Hiç konsantre olamayacağımı düşündüğüm dersi aksine manyağa bağlamış biçimde tamamlayıverdim. (daha…)

Önceki gün ayak tekniği çalışıp, temizlemenin mutluluğu ile yağmurlu ve kalabalık Beyoğlu sokaklarından sıyrılıp stüdyoya vardım. Kısa sohbet ritüelimizin ardından “hadi ısınalım, çalışalım” hevesiyle stüdyoya geçtik; meğer ders diğer stüdyoda imiş!

Klasik ısınma hareketlerimizin yanına, koreografiye girecek hareketleri ekleyerek kaynama noktasına ulaştık. Hedefimiz, ayak bölümüne kadar gelecek olan kısmı tamamlamaktı. Hikayemize, en son yelpazeyi açıp (şu ana kadar hayaldi, gerçek oldu!) yukarı doğru baktığımız yerden devam ettik. (daha…)