Rodrigo’nun konçertosu: Mozart in the Jungle

2015 keşiflerle başladı. İlk dakikaları pek güzel olmasa da kötü düşüncelerimi bertaraf eden Mozart in the Jungle ile tanışmak hoş oldu… Tesadüfen internet sitelerinin birinde dizinin promo fotoğraflarına rastladım. Çok çok sevdiğim Gael Garcia Bernal’ın ismi müzik dâhisi Mozart’ın adı ile birleşince, seyretmekten başka seçenek bırakmıyordu zaten.

Kişisel Almanak: Benim 2014’üm

Yılın bu zamanları medya sektöründe geçirdiğimiz yılın özeti derlenir, önemli olaylar öne çıkarılır, tekrar hatırlanır sayfalarda… eski zamanların alışkanlığından yola çıkarak kişisel hayatıma 2012’de “almanak” uyarlamıştım; bu yıl tekrar aklıma geldi. Neler yaptım, neler öğrendim, neleri keşfettim? Anımsamak zamanı…

‘Yüz’lerimizi güldüren dizi: Leyla ile Mecnun

Absürd komedinin başarılı örneklerinden Leyla ile Mecnun dizisinin 100. Bölümü dün yayınlandı. Severek, hevesle beklediğim nadir dizilerden biri, hem bu nedenle hem de 100. Bölüm şerefine burada kendilerine yer vermek istedim.

Diziyi ilk gördüğümde çoğu insan gibi “ne yapıyor bunlar?” diye bakmıştım, kapamıştım, unutmuştum. Sonra bir gün yine karşıma çıkıverdi, bu sefer merak ettim “şu diziye en baştan bir bakayım ne oluyor ki bunda?” dedim. İyi ki de demişim, ilk bölümünü adam akıllı izleyince ardından diğer bölümlere geçmekte zaman kaybetmedim.

Kendi duruşum içerisinde var olmaya çalışıyorum

Bu söyleşinin taslak halini bulabildim bu sebeple giriş yazısı ve başlığını hatırlayamıyorum. Yanılmıyorsam başlığı bu şekilde atmıştık. Murat Garibağaoğlu’nu kimileri televizyondan kimileri tiyatrodan tanır. Bana göre onu tiyatrodan tanıyanlar çok daha şanslıdır çünkü sahnede devleşenlerdendir o. Olabildiğince mütevazi, sanki az önce sahnede üstün oyunculuk yeteneğiyle herkesi kendine hayran bırakan o değilmiş gibidir. Bu röportajı yaptığımızda yeni bir diziye başlıyordu. Sonraları o dizi yayından kaldırıldı. Hoş çok da umursamıyordu böyle şeyleri çünkü “memur” hayatını biliyordu. Şimdilerde tiyatroda yeni yeni rollere hayat vermeye devam ediyor… Mutlaka seyretmelisiniz, pişman olmayacaksınız :) Ama önce kimdir bu Murat Garibağaoğlu derseniz buyrun okuyun

Mütevazı bir genç yıldız

Hatırla Sevgili dizisinin yeni başlayacağı dönemlermiş o zamanlar. Mütevazi bir genç yıldız demiştik başlıkta pek de sevinmişti bu duruma :) Şimdilerde hem dizilerde oynamaya devam eden bir oyuncu hem de kendi filmini çeken (kampüste çıplak ayaklar) bir yönetmen. Bu işi gerçekten severek yaptığını biliyorum, yolu açık olsun… Sevdiğim söyleşilerden… Tabii Berna Akkıyal arkadaşımı da unutmamak gerek onunda katkılarıyla

Levon, Ali, Ruhi Bey ve diğerleri…

Uğur Polat çok sevdiğim bir oyuncudur; onunla tanışacak olmak başlı başına heyecan duymaya yetiyordu fakat karşımıza o kadar naif bir insan çıktıki bütün o heyecan dalgasını siliverdi üzerimizden. Yaşanılan bazı komik aksaklıklara rağmen her şey yolunda gitmişti:) Sevgili hemşom ve arkadaşım Esra ile yaptığımız söyleşiyi de paylaşmak istedim…

Işık tutmak için sahnede

Bir zamanlar ucundan kıyısından gazetecilik mesleğini tatmıştım. İletişimle ilgili işleri hep çok sevdim belkide sanatı çok sevmemden kaynaklanıyordur. İlk heyecanım, ilk röportajım idi… Sevgili Serhat’ın güzel cümleleriyle anlam kazandı… Bu blogda bir anlamda kendi arşivimi oluşturma imkanı veriyor bana. Sanırım yıl 2006. Keyifli okumalar…